24 Temmuz 2017 Pazartesi

Doğacak Çocuğun Cinsiyeti Belirlenebilir mi?

Kız mı, erkek mi? Bugünlerde en sık duyduğum soru. Biliyorsunuz bizim iki numara yolda. Hamile olduğumu bilen arkadaşların, dostların ilk merak ettikleri şey bu oluyor. Acaba bebeğin cinsiyeti ne? Pek çoğu da şöyle yaklaşıyor: Zaten bir oğlan vardı. İkincinin kız olması daha iyi. Kız çocuk yapmak için hangi yöntemi kullandınız? Bebeğin cinsiyetini nasıl ayarladınız? Doğacak çocuğun erkek ya da kız olmasını sağlamak mümkün mü? Açıkçası cinsiyeti belirleme konularını hurafeden ibaret sanmaktaydım. Meşhur Çin Takvimini ben de duymuştum ama onun haricinde bu konuyla ilgili hiçbir bilgim yoktu.

Çevremdekiler anlattıkça ağzımı açık kaldı. Meğerse bu konu ayrı bir bilim dalına dönüşmüş. Herkes bu konuda ihtisas yapmış da bir ben kalmışım konuya Fransız olan. Gülüp geçtiğimiz kadın ilişki sonrası amuda kalksın öyle beklesin ya da ilişkiden önce şunları şunları yesin tarzı kocakarı reçetelerinden bahsetmiyorum. Oldukça ikna edici bilimsel açıklamalar dinledim insanlardan.

Biliyorum merak ediyorsunuz ama buraya yazmayı doğru bulmuyorum. Söylenenler ne kadar ikna edici olsa da biyoloji ya da tıp konularından mezun olmadığım sürece kulaktan dolma bilgileri paylaşıp sizleri yanlış yönlendirmek istemem.


Erkek mi, kız mı? Amaaan sağlıklı olsun da ;)

23 Temmuz 2017 Pazar

Geri döndüm :)

Merhaba sevgili dostlar, arkadaşlar, Romalılar!

Yazmayalı uzun zaman olmuştu. Birkaç iş, dört şehir ve iki de ülke değişikliğiyle geçen yoğun bir dönem atlattım. Bu arada yazmaya fırsat bulamadım. Ancak sizlere anlatacak bir dolu hikaye biriktirdim. Arada geçen vaktin acısını çıkartacağız, merak etmeyin ;)


Bu arada oğlum büyüdü hatta size bir sürprizim var: İkinciyi bekliyoruz! Hayat, içine ne kadar çok şey sığdırmaya gayret ederseniz o kadar genişleyen ilginç mi ilginç bir şey. Bunca taşınma, yeni yerlere adapte olma, iş değiştirme hem beni olgunlaştırdı, büyüttü hem de çocuğumda gözle görülür değişiklikler yarattı. Hayatta başıma ne gelirse gelsin devam edebileceğim konusunda kendime güvenim geldi. Bir çok şeyi bir arada başarabileceğimi gördüm. Ve birçok şeyle meşgul olurken oğlumdan çalmadığımı öğrendim. Onca işin arasında yine de iyi bir anne olmayı başarabiliyordum. Size ufak anektodlarla bu düşünceye nasıl sahip olduğumu anlatacağım. Ama önce izin verin. Hâlâ açılacak koliler üst üste yığılmış beni bekliyorlar.

Sizleri çok özledim. Bundan sonra daha sık görüşeceğiz, söz.

Sevgiler 

31 Aralık 2014 Çarşamba

Çocuklarla Yılbaşı


İnanılmaz ama bir yıl daha geçti. Bizler bir yıl daha yaşlanırken, çocuklarımız bir yıl daha büyüdüler. İnsan yaşlandığına üzülüyor. Tek tesellisi de çocuğunun büyüdüğünü görmek oluyor. Ailemizden hediye beklediğimiz zamanlar daha dün gibi. Oysa ki şimdi çocuğunuza alacağınız hediye ile onları sevindirmek sizin göreviniz. Sıkça "yılbaşında ya da yaşgününde çocuğuma ne hediye alayım" sorusuyla karşılaşıyorum. Alınabilecek en yararlı oyuncaklar için önerilerimi merak edenler daha önceki yazılarıma göz atabilir:


Oyuncaktan daha önemli tavsiyem ise şudur: Bu gece çocuğunuzun yanında olun. Bırakın tv izlemeyi ya da zaten her gün görüştüğünüz iş arkadaşınızla sohbet etmeyi. Çocuğunuzla oynayın. O bıkana kadar, o oyunu bırakana kadar oynayın. Unutmayın yeni yıla nasıl girerseniz öyle geçer! ;)



30 Aralık 2014 Salı

Oyuncağın Tarihi


Fark ettim ki son dönemde sürekli oyun ve oyuncaklar hakkında yazmışım. Madem ki blog'um hiç planlamadığım halde bir oyuncak bilgi merkezine dönüşüyor, o halde biraz daha katkıda bulunmam gerektiğini hissettim :) Ben hiç bir konuda yüzeysel bilgi sahibi olmayı kabul edemem. Eğer oyuncak uzmanı olacaksak konuyu tarihçesiyle birlikte ele almalıyız! İşte sizlere müthiş bir kamu hizmeti: Oyuncak tarihçesi.

Yukarıdaki fotoğraf Atina Metropolitan Müzesinde sergilenmekte olan tarihi bir oyuncağa ait. Önüne ip bağlanmış, tekerlekli, tahta bir at! Yani çocuklar üç bin yıl önce de diğer çocuğun elinde gördükleri oyuncağı isteyip, ağlayarak ebeveynlerini zor duruma düşürüyorlardı!

Vikipedi oyuncağı şöyle tanımlıyor: "oyun oynarken kullanılan her tür nesne". Şimdi gelin, bu siteden derlediğim oyuncak tarihinin önemli noktalarının üzerinden geçelim: 

Oyun ve oyuncak tarihi insanlık tarihi ile başlar. Muhtemelen ilk insanlar doğadaki pek çok nesneyi oyuncak olarak kullandılar. Sadece oyun amaçlı üretilen ilk nesnelerin uçurtma, yoyo ve top olduğu sanılmaktadır. Arkeolojik kazılarda, MÖ2600 yıllarından kalma, Sümerlere ait insan ve hayvan şeklinde nesneler bulunmuştur. Hindistan'da MÖ2500 yıllarına ait, tekerlekli hayvan figürleri bulunmuştur. Bir oyuncaktan bahseden en eski kayıt ise, tahta ve pişmiş topraktan yapılmış yoyoları anlatan, MÖ500 yıllarına ait Yunanca bir belgedir. Şunu da söylemeyi unutmayalım: Yoyo ilk olarak Çin'de ortaya çıkmıştır. MÖ1000 yıllarında Çin'in en popüler oyuncağının uçurtmalar olduğu bilinmektedir. Mısır'da MÖ250 yıllarından kalma Firavun mezarlarında topaç, misket ve oyuncak bebekler bulunmuştur. Seri üretilen ilk tahta bebekler 1700'de Almanya'da üretilmiştir.

Bizim tarihimize gelecek olursak; Osmanlı'da hayvan bağırsağından yapılmış balonlar, toprak düdükler, tahta topaçlar, çemberler ve tefler satıldığı bilinmektedir.

Tarih boyunca pek çok basit nesne oyuncak olarak kullanılmıştır. Teknolojinin ilerlemesiyle oyuncaklar da çok gelişmiş, sesli ve hareketli oyuncaklar ortaya çıkmıştır. Ancak ne olursa olsun oyuncak ayı ve top gibi basit oyuncaklar popülerliğini yitirmemiştir.

25 Aralık 2014 Perşembe

Çocuk Gelişiminde Müziğin Yeri


Müzik insanoğlu için sadece bir eğlence aracı değildir. Müzik yapmak ve/veya dinlemek rahimdeki bebekten, ilkokul çocuğuna yıllar boyunca zihinsel gelişimi destekler. Düşünün bakalım müziği çocuğunuzun hayatına yeterince sokabildiniz mi? Birlikte söylediğiniz şarkılar var mı? En son ne zaman bir şarkıya birlikte eşlik edip, el çırptınız? Çocuğunuzla en son ne zaman dans ettiniz?

Çocuğunuza şarkı öğretmek ve onlara eşlik etmek, hem ritim duygularını, hem de müzik kulaklarını geliştirir. Bu yeti, meleke aynı zamanda odaklanma kabiliyetlerini, ezber yeteneklerini artırmaktadır. Yani müzik hem eğlenceli hem eğitici yanıyla bulunmaz bir araçtır.

Şarkı sözlerinin olduğu pek çok internet sitesi mevcut. Buralara göz atıp çocuğunuza vermek istediğiniz mesaja göre bir şarkı bulabilirisiniz. Dişleri fırçalamak, ıspanak yemek, doğruyu söylemek gibi yüzlerce alanda verilebilecek en güzel öğütleri melodili şekilde aktarma fırsatınız olacak.

Hemen bir şarkı öğrenip bu akşam çocuğunuza öğretin. Bu küçük sürpriziniz onu da çok memnun edecektir. Hele bir de elinizde tahta kaşıktan mikrofonlarla eşinize bir konser verirseniz çocuğunuz için unutulmaz bir anı olacaktır.

21 Aralık 2014 Pazar

En Faydalı Oyuncaklar (Bölüm 3)


Oyuncağın şakası yok. Düşünsenize onlara bir servet harcıyoruz. Madem bu kadar masraflı bari çocuğunuza faydası olsun :) İşte en yararlı oyuncakları sorguladığımız yazımın üçüncü bölümü. İyi okumalar.

Oyuncaklar çocukta keşfetme arzusu ve merak uyandırmalıdır. Bir şeyleri deneyerek gözlemlemesine, çevresini tanımasına, dolayısıyla yeni şeyler öğrenmesine yardımcı olmalıdır. Bu gerçeğin bilincinde olun ama çocuğunuzun seçimlerine asla karışmayın. Çocuğunuz talep etmedikçe oyununa karışmayın.  Bırakın oyuncağı istediği gibi kullansın.

Kutuların üzerinde yazan "önerilen yaş" bilgisi çocukların güvenliği için belirtilmiştir. Yani çocuğunuz 5 yaşında ise üzerinde her 5 yaş yazan oyuncağı sevecek değildir. Aynı şekilde 5 yaş için güvenli her oyuncak çocuğunuz için faydalı anlamı da taşımaz. Oyuncak, çocuğu oyuna özendiriyor ve çocuğun dikkatini makul bir süre çekiyorsa o zaman iyi bir oyuncak diyebiliriz. Unutmayın çocuğunuzun kaç oyuncağa sahip olduğunun bir önemi yok. Önemli olan bu oyuncakların niteliğidir.

Sırf kutusunda eğitici yazıyor diye bir oyuncağı sakın satın almayın. Ona basit oyuncaklar seçin. Oyuncağı ne kadar basitse çocuğunuzun hayal gücünün gelişimine o derece fayda sağlar. Örneğin kumaştan yapılmış basit bir bebek! İyi oyuncak pahalı olmak zorunda değildir.

Kullanım kılavuzu Türkçe olan ürünler alın ve lütfen 5 dakikanızı ayırıp onları okuyun. Onca yazı sırf küçük meleğinizi korumak için yazılmış. Ambalajın üstünde imalatçı firmanın adının ve adresinin yazılıp yazılmadığına, ithal oyuncaklarda ise ithalatçı firmanın adı ve adresinin bulunup bulunmadığına dikkat edin. Mümkünse Türk malı alın!

19 Aralık 2014 Cuma

2,5 - 3 Yaş Gelişimi ve Ebeveyn Yaklaşımı


Söz konusu dönem, çocukların kendi egolarını keşfettiği, inatçı ve huysuz oldukları zorlu bir dönemdir. Sürekli olarak "hayır" dediklerini, "ben yapacağım" diye itiraz ettiklerini görebilirsiniz. Bu dönemin karakteristik özelliği istekleri geri çevrildiğinde ağlama krizi ve öfke nöbeti ile cevap vermeleridir. Kendinizi hiç üzmeyin. Bu davranışların gözlenmesi doğaldır ve kaçınılmazdır. Bu sıkıntılardan ziyade iyi şeylere odaklanın :) Artık yavrunuzun inanılmaz zengin bir kelime hazinesi ve gelişmiş bir zihni var.

Bu yaştaki çocuklar arkadaşlarıyla yanyana oynamayı severler ama birlikte oynamazlar! Kafanız karışmasın :) demek istediğim şeye psikolojide "paralel oyun" denilmekte. Oyuncağa yönelik oyunlar oynar, arkadaşı ile ancak elindeki oyuncağı alacak olursa ilişki kurarlar. Bu dönemin bir zorluğu da paylaşma konusunda yaşanır. Arkadaşlarına bağırabilirler, ısırmak, vurmak gibi fiziksel şiddete yönelebilirler. Bunların doğal olduğunu unutmadan ve çocuğunuzu sertleşmeden tatlı dille uyarın.

Verebileceğim bir tavsiye var: Çocuğunuzun taleplerini karşılarken zaman zaman bir parça gecikin. Bu onun için sabırlı olmak ve öfkesini kontrol etmek konusunda bir antrenman olacaktır. 

Çocuğunuz 3 yaşına geldiyse bırakın yemeğini kendi yesin, kendisi giyinip soyunsun, kendi temizliğini kendi yapsın. Çocuğunuz artık sosyalleşmeye hazırdır ve bir grubun parçası olabilir. Gönül rahatlığıyla yuvaya gönderebilirsiniz. Artık kendinlerine güvenleri oluşmaya başlamıştır ve anneye bağımlılık azalır. 

Gelişen zihinsel kapasiteleriyle birlikte dünyayı keşif çabaları artar. Kalemle duvarları çizmeye, eşyaların kırılıp kırılmayacağını görmek için fırlatıp atmaya başlarlar. Odasında buna uyun bir köşe hazırlamak harika olur. Tamamen yasaklamak yavrunuzun tecrübe sahibi olmasını engeller ve gerginliğini arttırır. Artık karşınızda beşiğinde sessizce yatan sevimli bebek değil, gürültücü bir çocuk var. Çok hareketli ve gürültülü olduğu günlerde kendinizi şöyle avutun: fazla sessiz olsaydı belki de bunun için bir doktora götürüyor olacaktınız.

Son olarak bu zorlu dönemde uygulanması gereken en uygun hareket tarzını özetleyecek olursak:
  • Tehlikesiz olan her şeyi yapmasına izin verin
  • Küçük kaprislerini görmezden gelin
  • Sakinliğinizi koruyun ve sakin ama kararlı bir ses tonuyla onu eğitin, eğitin, eğitin...


Esen kalın!